KURUMSAL
Türkiye’nin spordaki gurur kaynaklarından biri Busenaz Sürmeneli. 69 kiloda Dünya Şampiyonu olarak adını tarihe altın harflerle yazdıran 22 yaşındaki milli boksör, artık gözünü Tokyo'daki olimpiyat oyunlarına çevirmiş durumda. Londra'daki olimpiyat seçmelerinde Covid-19'a yakalanan ve virüsü de nakavt eden Busenaz, bu hafta Sözcü Hafta-Sonu'nun konuğu oldu, boksa başlama hikâyesi, kadına şiddet ve hayalleri hakkında samimi açıklamalarda bulundu.
*Önce geçmiş olsun. Londra'da Covid-19'a yakalandın. Annen ve baban da koronayı yendi. O süreci atlatır mısın?
İyi dilekleriniz için çok teşekkür ederim. Çok şükür hem ben hem ailem bu hastalığı atlattık. Mart ayının başlarıydı, Londra'da olimpik kota maçlarımız vardı, daha hastalık gündemi yeni oluşuyordu, kimse bu kadar bilinçli ve tedbirli değildi. İngiltere'de vakalar artınca biz ülkeye dönüşe geçtik zaten. Bu virüs kapı kolundan bile bulaşabiliyor maalesef. Belirtileri göstermiyordum, eve gelince ne yazık ki aileme bulaştırmışım. Annem hepimizden kötü etkilendi ama çok şükür şimdi hepimiz iyiyiz.
*Testinin pozitif çıktığı ilk anda neler hissettin, psikolojini nasıl yüksek tuttun?
İnsanın aklına ilk gelen şey aile oluyor. Bünyemin kuvvetli olduğunu biliyordum ama aklıma hemen annem geldi. Daha ameliyat olalı bir yıl olmamıştı. Küçük kardeşim için de endişelendim. Psikolojik olarak zorlu bir durum ama işlerin iyiye gideceğini, her şeyin düzeleceğini düşünmek ve dua etmekten daha iyi bir şey yok.
*Gelelim spora. Nasıl başladı boks sevdası? Kısaca kimdir Busenaz Sürmeneli?
Çocukluğum Bursa'da geçti, babamın işi nedeniyle Trabzon'a taşındık. Şu anda birlikte çalıştığım antrenörüm Cahit Süme aynı zamanda teyzemin eşidir. Bursa'dayken beni spora başlatmak istediğini söylemişti. Taşınmadan sonra da kendisiyle boks antrenmanlarına başladık. 12 senedir de birlikte harika bir takım olarak yolumuza devam ediyoruz. Onun dışında ailesini, ülkesini, çalışmayı çok seven, duygusal ve merhametli biriyim. Hayat tempom ikiye ayrılıyor, antrenmanlarda tavan, boş zamanlarda yaylaya çıkıp huzurla sakinleşen :)
*Çevren boksa nasıl yaklaştı. Ailenden destek gördün mü ya da kimler karşı çıktı?
Bu yola ilk adımlarımı attığımda elimden tutan, sırtımdan destekleyen, yüreklendiren kişi annemdir. Babam mesela başlarda çok açıkça hadi kızım dememiştir ama başarabildiğimi gördükten sonra o da değişti. Şimdi ise ailem, arkadaşlarım, bütün Trabzon hatta tüm Türkiye hadi Busenaz diyor. Büyük mutluluk ve gurur kaynağı.
*Karakterinle de boksun bir ilgisi var mı? Çocukken sert bir mizacın var mıydı mesela?
Ben çok yumuşak huylu ve arkadaş canlısıyımdır (gülüyor). Huzur severim, sakinlik severim. Evet hırslıyımdır, zorluk gördüğümde arkamı dönüp kaçmam üstüne giderim ama kendimi sert bir insan olarak tanımlayamam. Belki görünüşüm, maçlardaki ve antrenmanlardaki yüz ifadelerim bunu çağrıştırıyordur ama sert biri değilim kesinlikle.
*Dünya şampiyonu olarak göğsümüzü kabarttın. Tarihi bir başarıydı bu. Zaten gözyaşlarını tutamadın. Neler hissettin?
Sakatlıktan yeni çıktığım ve toparlanma evresinde olduğum bir zamanda oynadım o turnuvayı. Bunun getirdiği bir duygusal patlama vardı, yıllarca verdiğiniz emeğin karşılığını almış olmanın yansıması vardı, kahraman Mehmetçiklerimize dair düşüncelerin getirdiği bir boşalma vardı… Hepsi birleşti o an ve gözyaşlarımı tutamadım. O günü anarken hâlâ tüylerim diken diken oluyor.
*Herhalde artık yeni hedef olimpiyat şampiyonluğu. Tokyo'nun 1 yıl ertelenmesini değerlendirir misin?
Biz planlarımızı hep 2020 Temmuz'a göre yapmıştık ve kafa olarak da oraya çok hazırdık. Evet başlarda erteleme haberi canımızı sıktı ama can sıkıntınızı uzun uzun yaşamak diye bir şey yok. Yeni plan, yeniden adaptasyon ve yola devam. 10 yaşımdan beri hocam bana olimpiyat olimpiyat diyordu. Olimpiyatın ne demek olduğunu bilmiyordum bile. Kariyerim boyunca olimpiyat sevgisiyle ve gündemiyle yetiştim yani. Hedef olimpiyat madalyası.
*Kadına şiddet giderek artıyor maalesef. Senin de sözlü ya da fiziksel tacize uğradığın oldu mu?
Yok, başıma böyle bir olay gelmedi. Kadına şiddet hep gündemimizde olan bir konu. Gerçekten çok üzülüyorum. Kadınlar hayatın enerjisi, sevgi kaynağıdır ya. Bir insan kendisine, çocuklarına bakan, besleyen bir kadını sevmek ve gönlünü hoş tutmak yerine neden döver anlamak çok zor. Kadın erkeğe, erkek de kadına iyi davranmalı ki bir denge, bir sevgi, saygı oluşsun. Elimden gelen nedir? Bir kadın olarak yaptığım sporla, başarılarımla, hem yaşıtlarımı ve büyüklerime hem de gelecek nesillere güzel bir örnek olmak ve ayakları üzerinde dik duran kadınlar olmaya teşvik etmek. En çok etkilememiz gerekenler ise ebeveynler. Onlar bizi görüp, ‘Evet kızımı böyle gururla ve sevgiyle büyüteceğim' demeliler.
“AYNADAKİ BENİ HER DAİM SEVMİŞİMDİR”
“Yüzümün, gözümün morardığı az da olsa olmuştur ama bunu önemsemiyorum. İşini seven insan riskleri de göze alır bence. Bu bizim işimizin bir parçası. Gözümün morardığı nadir olmuştur gerçi, antrenmanlarda ve müsabakalardaki kasklar büyük oranda koruyucudur. Az bir ihtimal de olsa o morarmalar olabilir. Ama dediğim gibi sporun doğasında bunlar var. Aynadaki beni her koşulda sevmişimdir. BU işin zor yanı duygusal boşluklar ve özlem kesinlikle. Ama kadınlar için değil yalnızca, profesyonel tüm sporcular için durum böyle. Aileden ve arkadaşlardan uzak kalmak zor. Eve döndüğümde inanın bazen burası benim evim miydi diye bir süre düşünüyorum. Valizimizi bir alıyoruz bir ay yokuz, iki ay yokuz. Biz haftanın 6 günü, günde 2 antrenmanla yaşıyoruz. Tempo çok yukarıda yani ama fiziksel engelleri aşmak, vücuda hükmetmek daha kolay.”
İDOLÜ LOMACHENKO
Tekniğine hayran olduğum, izlerken çok keyif aldığım ve tekniklerini kendi hareket repertuarıma da katmaya çalıştığım bir isim var. Erkek boksundan, Ukraynalı Vasyl Lomachenko.
Sözcü gazetesinde yayınlanan habere ulaşmak için TIKLAYINIZ